Bir Kıssa Bin Hisse

Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) cehennemdeki birine Allahu Teala’ya  sordu: “Ey kulum! Seni cehennemden kurtarsaydım bana ne verirdin?”

O dedi: “Her şeyimi verirdim, yarabbi!”
“Altından bir dağın olsaydı verir miydin?”
“Verirdim yarabbi!”
Allahu Teala buyurdu : “Yalan söyledin.”

O kul: “Niçin yarabbi! Tüm dünya benim olsa hepsini verirdim” deyince,

Allahu Teala buyurdu : “Ben senden dünyadayken daha azını istedim de vermedin.”

Bu adam dünyadayken malının bir kısmını Allah yolunda ihtiyaç sahiplerine harcasaymış iyi edermiş. Fakat Allah ona “seni kurtarsaydım ne verirdin” diye sorduğunda o “her şeyimi verirdim” demese daha iyi edermiş. Keşke her şeyin Allah’a ait olduğunu ve bizim geçici bir süre için sadece kullanım hakkımızın olduğunu bilseymiş. Ve “her şeyim” diyerek edepsizlik etmeseymiş.

Keşke ahirette “Bugün mülk kimindir? Vahid ve Kahhar olan Allahın” ayeti bir tokat gibi yüzümüze vurulmadan önce daha dünyadayken “Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa ve kim varsa hepsi Allah’ındır” ayetinin manasını tadarak, hissederek bilip anlasaymış.

Keşke sahiplenmenin cehennem olduğunu ve bu yüzden Rabbimizin cehennem bekçisine “Malik” adını taktığını bilseymiş. Malik Allahın adı. Yani sahip. Zira o her şeyin sahibi… Ve cehennem bekçisine bu ismi vermesindeki kinayeyi anlasaymış.

Biz Allahın misafirhanesinde yaşıyoruz. Ve o bizi en iyi şekilde ağırlar. Fakat evdeki eşyalara sahip çıkmamızı istemez.

Rasulâllah Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem buyurdu : “Dünyada hiçbir şeye sahip çıkma! Sadece bir şeye sahip çık! “Diline”